haksız yere - Türkçe İngilizce Sözlük

haksız yere

"haksız yere" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 15 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
haksız yere unjustly zf.
Tom was unjustly accused of the crime.
Tom haksız yere suçla itham edildi.

More Sentences
haksız yere unduly zf.
Kyoto unduly favours the mechanisms of an unequal market.
Kyoto, eşitsiz bir piyasanın mekanizmalarını haksız yere desteklemektedir.

More Sentences
General
haksız yere wrongful s.
The company was sued for the wrongful termination of an employee.
Şirket, bir çalışanını haksız yere işten çıkardığı için dava edildi.

More Sentences
haksız yere wrongly zf.
We are also intensifying our efforts to recover the sums wrongly paid out in the form of State aid.
Ayrıca Devlet yardımı olarak haksız yere ödenen meblağların geri alınması için çabalarımızı yoğunlaştırıyoruz.

More Sentences
haksız yere wrongfully zf.
I was wrongfully punished.
Ben haksız yere cezalandırıldım.

More Sentences
haksız yere unfairly zf.
A lot of people unfairly criticise us for the democratic deficit.
Pek çok insan bizi demokrasi açığı konusunda haksız yere eleştiriyor.

More Sentences
haksız yere invidiously zf.
haksız yere distemperately zf.
haksız yere gratuitously zf.
haksız yere undeservedly zf.
haksız yere unmeritedly zf.
haksız yere reasonlessly zf.
haksız yere wrong zf.
haksız yere wrongously zf.
haksız yere desertlessly zf.

"haksız yere" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 34 sonuç

Türkçe İngilizce
Law
haksız yere suçlamak accuse falsely f.
He was accused falsely.
O haksız yere suçlandı.

More Sentences
General
kurban etmek (haksız yere) victimize f.
benimsemek (haksız yere) arrogate f.
haksız yere suçlamak accuse someone falsely f.
haksız yere suçlamak accuse someone unjustly f.
haksız yere suçlamak accuse wrongly f.
kurban etmek (haksız yere) victimise f.
haksız yere eleştirilmek denigrate f.
haksız yere cezalandırmak job f.
haksız yere görevden almak job f.
haksız yere delil olarak göstermek misallege f.
haksız yere kovulmuş unfairly dismissed s.
haksız yere gururlu misproud s.
haksız yere istenen coveted s.
Phrasals
haksız yere üzerinden geçinmek impose upon f.
haksız yere üzerinden geçinmek impose on f.
(birinin) üstüne gitmek/haksız yere eleştirmek dump on (someone or something) f.
Idioms
(birini) haksız yere eleştirme a whack at (someone) i.
haksız yere suçlamak point the bone at (someone or something) f.
birini haksız yere eleştirmek run somebody down f.
başkasından haksız yere iyilik/yardım beklemek have (one's) hand out f.
haksız yere suçlamak bum rap f.
haksız yere suçlamak bum-rap f.
Trade/Economic
haksız yere toprak elde eden kimse land-grabber i.
Law
haksız yere alıkonmuş mülkün sahibine geri iadesini sağlayan yasa recto i.
haksız yere alıkonmuş mülkün sahibine geri iadesini sağlayan yasa writ of right i.
başkasının arazisini haksız yere işgal eden kişi disseisor i.
haksız yere işten çıkarma wrongful discharge i.
haksız yere işten çıkarma wrongful dismissal i.
haksız yere işten çıkarma wrongful termination i.
haksız yere alıkonmuş mülkün sahibine iadesini sağlayan yasaya dayanarak yapılan kovuşturmaya konu olan mal mise i.
haksız yere alıkonmuş mülkün sahibine iadesini sağlayan yasa mise i.
haksız yere hapsedilme unjust incarceration i.
Latin
haksız yere işkence edilen birine dikkati çekmek için kullanılan bir ifade ecce ünl.